Kayıtlar

2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BİRAZ HUZUR...BİRAZ HÜZÜN...

  Üzerimde tarifi imkansız bir huzur var son günlerde.  Çocuklarımla ilgili sağlık problemleri vardı ve elhamdülillah hepsini atlattık. Gidip gelmeler son buldu inşaallah.   Halimize ne kadar az şükrediyormuşuz oysa. Oysa ne büyük hastalıklar varmış daha önce adını bile duymadığımız.  Ne büyük acılar varmış, yüreğimiz dayanmazmış gibi gelen ama yaşayanın zamanla alıştığı... Gözlerimizi öyle bir kapatmışız ki; Varsa yoksa laylaylom... Sadece başımıza gelen felaketlerden sonra açar olmuşuz ellerimizi Semaya... Bir hamd, bir şükür... Ya da bir sadaka... Ne zor çıkar olmuş yüreklerimizden.  Yüreklerimiz nasır mı tutmuş yoksa ?  Yoksa unutmuş muyuz dünya telaşesinden ahireti... Çok değil. Bundan 4-5 ay önceydi... Ben, bir üniversite hastanesinden çıkıyorum. Elimde ne olduğunu bilmediğim tahlil sonuçları.. Oğluma ait. Doktorumuz çok yoğun.. Profesör .. En erken 1,5 ay sonrasına gün veriyorlar,  sonuçları cevaplandırabilmek için. İçimde derin bir sızı. Beynime üşüşen türlü

Bir damla yaş.. Bin damla yas..

Etkisini tahayyül bile edemeyeceğimiz bir acının gölgesinde şimdi Gazze. Oğlum Kerem.. 4 yaşında.. Koşup oynarken dizini incitmiş akşamüstü. Gözleri yaşlı, merhametime muhtaç. Sıyrıkların üzerinde noktalanan kan damlacıklarını siliyorum ıslak bir peçeteyle. Öyle yavaş öyle nazik üflüyorum ki oğlumun gözünde devleştirdiği küçük yarayı. Temizlerken içim acıyor yine de.. "Şimdi bitti. Az kaldı " larla teselli ediyorum gözü yaşlı yavrumu. Sonra bir yumru takılıyor boğazıma.. Annesinden teselli bekleyen yavrular geliyor gözlerimin önüne. Anneler düşüyor düşüncelerime Yavrusunun parçalarını toplamaya çalışan anneler. Bir kez daha üflüyorum o küçük yaraya. Öpüyor okşuyorum oğlumu. Annesini arayan gözü yaşlı çocuklara sessiz dualarımı gönderiyorum. Ve yalvarıyorum Rabb'ime " Allah'ım  sen hiçbir anneye evlat acısı yaşatma. Ve hiçbir yavruyu annesinden ayırma." Âmin

Savaş değil. Bu bir soykırım.

Resim
                          Akan gözyaşlarımızı hangi kefeye koyacağız biz şimdi. Acı mı?  Öfke mi? Yoksa bağlı duran ellerimizin pişmanlığı mı?  Mazeretimiz ne olursa olsun  Hangimizin gözyaşları bu bebeğin yanağından akan damlalar kadar masum. Hangimiz masum olduğumuzu idda edebiliriz. Suçsuz,günahsız... Susuşumuz en büyük zayıflık değil mi? Şöyle avaz avaz bağıramayışımız. Biz bu masum çocukların yüzüne nasıl bakacağız ahirette. Şimdi onları soldurdular Ama yok! Ölü değiller. Artık zulüm yok,acı yok,ölüm yok onlara... Cennet bahçelerinde koşup oynama vakti onlar için. Şehadetlerinin keyfini çıkarma  vakti. Ya biz nerelere gidelim Her gün yitip giden bedenleri gördükçe nerelere kaçıralım bakışlarımızı. Hadi kaçırdık diyelim. Oyaladık kendimizi.. Rüyalarımıza nasıl  dur diyelim. Eyy Rabbim, Sen herşeyi en iyi bilensin. Bizi bağışla. Suskun yüreklerimizi affet. İsrailoğullarını yerlebir eyle. Onları azaplarının en şiddetl