Sus!

 İnsanlara güvenebilir misin? Ben güvenemem.. Hele herkesin haklı olmaya aşırı meraklı olduğu şu dönemde. Peki haklı olmak, yerli yersiz konuşmayı, karşısındakine ateş püskürtmeyi mi gerektirir? 

Şaşırıyorum. Herkesin ateşle hakkını savunduğu şu dünyada bir köşeye sinmiş onları izliyorum, leş kargalarını andırıyorlar. Herkes ne kadar da saldırgan! 

Oysa ne diyordu Hz. Ali (r.a) "Haklı olmak yetmez, haklı kalmak gerekir" 

Tüm benliğimle iğreniyorum bütün o insanlardan. Karşısındakine söz hakkı tanımayan, hep kendini, sadece kendini haklı gören, yaptığı küçük bir iyiliği bile sürekli başa kakan, benimle senin, seninle onun, onunla yine benim dedikodumu yapan.. Arkamdan konuşan ama sonra sinsice yüzüme gülen herkesten. Etimle kemiğimle tüm benliğimle iğreniyorum. 

Zalimin konuştuğu, mazlumun susturulduğu, sesi gür olanın bağırarak konuşmayı kendinde hak bulduğu, tüm o çapsız, biçimsiz insanlardan.. 

Bana uzak olmasını istediğim ama istenmedik ot misali dibimde biten, orakla söküp uzaklara atamadığım, bir kabus gibi zihnime üşüşen tüm o insanlardan.. 

Bakışlarının ardındaki sinsiliğe susmak zorunda kaldığım, her daim nefretle dolmama sebep olan, nefretle dolduğum için kendimden nefret ettiren tüm o insanlardan.. 

Gülüşlerinin bile beynimi tırmaladığı, asla tahammül edemediğim tüm o... 

Sonra dönüp nefret dolu olduğum için, böyle tahammülsüz böyle anlayışsız böyle duygusuz olduğum için kendime kızdığım, dönüp dönüp tekrar kendime kızdığım.. 

Sizin yüzünüzden hep kendime kızdığım, hepiniz. 

Tüm hücrelerimle, hepinizden, ölümüne.. 

Sus yüreğim sus! Sen yine de sus! Bırak onlar haklı sen haksız ol, sen davanı büyüt içinde, kendi doğrularınla yaşa ama hep SUS! 




Bu blogdaki popüler yayınlar

Deprem

BABAANNEM İÇİN..